13 Ağustos 2010 Cuma

Bu kızlar FB'li, BJK'li, GS'li olmak istemiyor! Karşıyakalı olmak, Karşıyakalı kalmak istiyor!


Fotoğraflar geçen yılki KSK Yaz Spor Okulları Şenlikleri'nden, voleybolcu kızlarımız, spor okullarımızın en coşkulu gruplarından biriydi her zamanki gibi, Kaf-Kaf çekmeyi (bazı büyüklerinden daha iyi) biliyordu kızlarımız. Atatürk'ün gençliğinden çok şey beklediği ve annesi Zübeyde Hanım'ı emanet ettiği Karşıyaka'mızda çağdaş Türk kadınını, Ege'yi, İzmir'i 25 yıldır en üst seviyede temsil eden bir branşın temsilcisi olmanın onurunu yaşıyorlardı, kadınlarda birinci spor olan voleybolda en üst seviyede forma giyebilmenin hayallerini kuruyorlar, maç sonrası sevinçle tribünlerle bütünleşip Kaf-Kaf çekebilmenin umudunu taşıyorlardı. Bir kısmı genç takımla bu heyecanı yaşadı geçtiğimiz sezon, başkanımız Hüseyin Çalışkan'ın artık Karşıyaka'da o takımları tutan çocuk doğmayacak dediği FB, BJK ve GS ile yaptıkları 6 maçın 5'ini kazanarak bizleri de gururlandırdı o genç kızlarımız, başarılarıyla a takımımızın 25 yıldır olduğu gibi ligte kalmasını da sağladılar. Yürekleriyle, mücadeleleriyle, rakip kim olursa olsun maçı bırakmamaları ile Karşıyakalı'ydı onlar, ve yıllardır bayraklaşan sloganlarda olduğu gibi Karşıyaka kızları gibisi yoktu, bütçe sınırlı olsa da yürekler sınırsızdı voleybol şubemizde.

Son iki ay içinde yaşanan gelişmelerin de, yapılan açıklamaların da elle tutulur bir yanı yok ne yazık ki. Son olarak dün voleybol federasyonu, ilginç bir açıklama ile katılım bedeli yatırmasına karşın ligten Ankaragücü ile birlikte düşürüleceğimizi açıklarken, başkanımız Hüseyin Çalışkan, yine ilginç bir açıklama ile, takımın lige katılımı için çabalarının sürdüğünü, federasyonun sponsor arayışımız için anlayış göstermesi gerektiğini belirtti. İki aydır ısrarla belirttiğim gibi, Karşıyaka lige koşullar ne olursa olsun katılmalı, onuruyla mücadelesini sürdürmelidir, yönetimin çabalarını Karşıyaka camiası ile paylaşmamasını, camianın da bu çabaların bir parçası olmasını sağlamamasını ise anlamakta zorlanıyorum, bunun kasıtlı olduğunu düşünmekten başka bir seçenek bulamıyorum. En büyük övüncümüz spor kulübü olmaktı, bunu elimizden almaya 99. yılda görev alan yönetimin de, bu duruma sessiz kalan camianın büyüklerinin de hakkı yoktu diye düşünüyorum. Umarım önümüzdeki günler, bir Karşıyaka mucizesine daha imza atmayı başarırız camia olarak, bence voleybol şubesinin yaşatılması, Karşıyaka Spor Kulübü için Süper Lig Şampiyonluğu kadar değerlidir. Umarım yönetimimiz de, camiamızın bu konuya duyarsız kalan kesimleri de kendilerine KSK Voleybol ile gelecek hayalleri kuran o genç kızlarımızın ve onların ailelerinin, onların değerli antrenörlerinin yerlerine koyarlar, empati yaparlar ve bu mucizenin öncüsü ve parçası olurlar. Tibet Kızılcan'ın kemiklerinin daha fazla sızlamaması umuduyla...

2 yorum:

  1. Ne yapılması lazımsa varım sevgili Alphan.....cok az kisi olayın onemini kavradı malesef, duyarsızlık aldı yürüdü malesef....

    YanıtlaSil
  2. Küçüle küçüle kasaba takımlarından farkımız kalmadı, spor kulübü olmak süper ligte mücadele etmekten daha iyidir. En acısıda kendi içimizden bazı taraftarların yönetime bu konuda destek vermesi.

    YanıtlaSil